🌔 Başka Bir Dünyada Karşılaşmış Gibi

Heyecanlanmamakmümkün değil! Usta isimlerin yer aldığı Dünyada Karşılaşmış Gibi, dün Volkswagen Arena’da prömiyerini yaptı. Birçok sanatçının izlemeye geldiği oyun, ilk gösterisinde büyük beğeni topladı Oyunun sahne tasarımı oldukça farklıydı. Zira, temsil camekanların içinde iki farklı yöne doğru gerçekleştiriliyordu. KrekTiyatro, uzun bir aradan sonra sahneye bir çıktı, tam çıktı.Yine iyi bir oyunla bize merhaba diyeceğine emindik ama bu kadarını beklemiyorduk doğrusu. Dünyada Karşılaşmış Gibi ile Krek’i sahnelerde yeniden görmek çok iyi geldi.. Oyun, bir karakolda ve iki ayrı sahnede geçiyor, görüşme odası ve suçlu suçsuz kim varsa ilk geldiği polislerin de çalıştığı Benzersizbir izleme ve dinleme biçimi sunan KREK’in ‘Dünyada Karşılaşmış Gibi’ adlı ödüllü oyunu 24 Şubat’tan itibaren Volkswagen Arena’da yeniden sahnelenecek. Kendine has sahne ve ses tasarımıyla tüm gösterimleri kapalı gişe oynanan ‘ Dünyada Karşılaşmış Gibi ‘, 23’üncü Afife Tiyatro Ödülleri’nde Yılbaşıruhuna uygun filmler. zyaman - 14th Aralık 2016. 0. Malum Aralık ayını ortaladık ve ayın ilk gününden itibaren, sizi bilmem ama benim içimi yılbaşı heyecanı sarmış durumda. Çünkü yılın en sevdiğim zamanları başladı DünyadaKarşılaşmış Gibi, geçen sezon bıraktığı yerden devam ediyor aslında. Geçen sezon da kapalı gişeydi ve hala izlemek için sabırsızlanan çok fazla tiyatrosever var GretaThunberg Time dergisi tarafından 2018’in en etkili 25 gencinden biri seçildi. Cuma günleri okulu boykot ederek İsveç Parlamentosu önünde yaptığı eylemlerde başlangıçta tek başınaydı Greta. Ancak gün geçtikçe İsveçli akranları okulu kırıp iklim için bir araya gelmeye ve Greta’ya destek olmaya başladı. endemive epidemiden farklı olarak bir kıta hatta tüm dünya yüzeyinde yayılan ve etkisini gösteren hastalık anlamına gelmektedir (Ataç ve Uçar, 2006: 33-34). Küresel düzeyde bir etki alanına sahip olan pandemide hastalığın tipik seyri ise şu şekilde işlemektedir: hastalık sağlıklı kişilere kısa sürede bulaşarak Çocuklartoplaşın yamacıma! Size bu dünya var olduğundan beri can bulan bir hikaye anlatacağım. Dilek kipinin hikayesi İnsanın gölgesi yeryüzüne düştüğü andan itibaren var olan bir hikaye. İnsanlar hep bu cümleleri kurmuşlar. Bir arzu dolaşmış damarlarında. Üşümüş keşke ısınabilseydim demiş ateşi bulmuş. Bulduğu ateşte bir medeniyet kurmuş. Hayatı KalpDamar Cerrahisi ekibi olarak Doç. Dr. Yücel Özen ile birlikte mesai arkadaşlarına 'dünyada ilk kez' böylesine mucizevi bir müdahale yaparak onu sağ salim ailesine kavuşturmayı İnsanınkendini cinselliği olmayan bir varlık gibi algılaması ne güzelmiş meğer. Oh dünya varmış!” diyordu. Filozof Arthur Schopenhauer’in de böyle bir öyküsü var: Birihtimal karşılaşmış olsalar bile ikonik eşleşme yaratabilecek uzunlukta bir beraberlik olamamış. Düşünsenize aynı masada Sinatra ve Dean. Biri Jack Daniel’s Old No7 diğeri Gentleman Jack içiyor. Yaratılan, yaşanan ve yansıtılan iki farklı karakteri bundan daha iyi simgeleştirmek mümkün olamazdı sanırım. Dont Starve içerisinde hafiften Minecraft havası barındıran bir oyun. Oyunda etraftan farklı kaynakları toplayabiliyoruz ve bu kaynakları işimize yarayacak aletler yapmak için kullanabiliyoruz. Ayrıca oyunda farklı yapılar inşa edebilmemiz de mümkün. Oyunun Minecraft'tan ayrılan yönü ise kendine has görsel stili. vq6olqH. Yazan - Yöneten Berkun Oya Yapımcı Nisan Ceren Göknel Işık Tasarımı Cem Yılmazer Dekor Realizasyon Muhtar Pattabano Sahne ve Kostüm Tasarımı Berkun Oya Prodüksiyon Sorumlusu Evrim Zeybek Proje Asistanı İrem Avcı Teknik Sorumlu Emrah Altıntoprak Sea Tasarım Uygulama Hakan Atmaca Oyuncular Alican Yücesoy, Defne Kayalar, Fatih Artman, Okan Yalabık, Öner Erkan, Serkan Keskin, Settar Tanrıöğen Bir karakoldayız. Hani şu bildiğimiz soğuk yüzlü, az mobilyalı, bol ışıklı, sevimsiz olanlardan birinde. Bir memur masası, önünde bir misafir sandalyesi, diğer tarafta bir kaç bekleme sandalyesi daha var. Ve ortada sorgu odasının kapısı ve yanında kapalı panjurları nedeniyle içerisini göstermeyen, sorgu odasına açılan bir pencere. İçerde 2 polis memuru, bir suçlu var. Suçlunun tozu eli çabuk bir polis memeru tarafından iyice alınmış, parlatılmış. Sonuç gayet net bir şekilde görülüyor. Odaya girenler, çıkanlar; bir polis memuru, bir komiser, başka bir suçlu daha, sonra bir mağdur. Yedi kişi ediyor değil mi? Olaylar her ne kadar yedi kişi arasında geçiyormuş gibi gözükse de öyle değil aslında. Bu karakol odası bu akşam koca bir dünya oldu ve bir sürü insan hikayesi sığdı içine. Şuç, şiddet, pişmanlıklar, aşk, romantizm, babalık, aile, ölüm acısı, meslek aşkı, arkadaşlık. Hepsi vardı yani. Oyunun sahnelenme şekli seyirciye çok farklı bir deneyim yaşatarak tiyatronun seyir zevkine ikiye katlıyor. Oyun kocaman bir cam fanusun içinde oynanıyor. Oyuncuların ve oyunun sesini koltuklarımıza bağlı kulaklıklardan dinliyoruz. Yan yana oturmuş onlarca insan olmamıza rağmen, taktığımız kulaklıklar bizi yalnızlaştırıyorlar, biz de sanki kendi fanuslarımızın içindeymişcesine izliyoruz oyunu. Her biri 55 dakika iki perdelik oyunda tanıştığımız karakterler tüm sıradan görünüşlerine rağmen, o kadar karmaşık, o kadar arızalı, o kadar birbirinin yarasını kanatabilen tipler ki. Omuzlarına asılı heybelerinden ortaya öyle hikayeler saçılıyor ki. Oyun akışı çok zekice kurgulanmış. Bahsettiğim cam fanus içindeki sahne iki taraflı. Sahnenin bir yüzü karakol odasını gösterirken diğer yüzü odadan bir kapıyla ayrılan sorgu odasını gösteriyor. Sahnenin her iki tarafında da birer seyirci bloku var ve sahnenin sadece oturdukları tarafını seyredebiliyorlar. Oyun sahnenin her iki tarafında da eş zamanlı olarak devam ediyor. Bir blok karakol odasında yaşananları seyrederken diğer blok sorgu odasında yaşananları izliyor. Oyuncular zaman zaman sorgu odasına girip çıkarak ya da tam tersı sorgu odasından çıkıp yine girerek, oyunun her iki sahnesinde de beliriyorlar. Arada seyirciler bloklar arasında yer değiştiriyor. Ve aynı oyun bir kez daha başlıyor. Böylece göremediğimiz anlarda diğer odalarda neler olduğunu öğreniyoruz. Ve hikaye bir araya geliyor. Her blok izlemeye hikayenin farklı bir ucundan başlıyor. Berkun Oya kendi içinde mükemmel bir zamanlama matematiği olan bir oyun kurgulamış. Sahnedeki rüya takımı da üstüne düşeni yapmış ve çok iyi bir iş çıkarmış ortaya. Aile babası, aklı selim sahibi, tecrübeli komiser rolünde Settar Tanrıöğen tam bir üstattı. Polis komiseri Sadık rolündeki Fatih Artman'ı sahnede ilk kez seyrettim. İçindeki yarayı öyle güzel oynadı ki. Arızalı torbacı Mevlüt rolünde Öner Erkan gerçekten harika bir performans ortaya koydu. Bana göre oyunun en parlayanı oydu. Nevi şahsına münhasır polis memuru Naci rolünde Serkan Keskin oynamamış da Naci'yi üstüne giysi gibi giymişti. Oyun da aşk da var demiştim ya, işte bay aşk takdimimdir, Okan Yalabık'ın oynadığı acemi suçlu Aziz. Olmaz ki, böyle de sevilmez ki. Sinirlerine hakim olamayan, atarlı, giderli polis memuru Yavuz rolünde Aliacn Yücesoy da gördüğüm en gerçek aslında laz olmayan lazdı. Oyunun senaryosu bana çok dokundu. Özellikle "dünyada karşılaşmış gibi" repliğinin içinde geçtiği bölüm deldi geçti ciğerimi. Bu nedenle bu isim oyuna gerçekten çok yakışmış. Ben Ocak ayında oyunu ilk seyredişimde en arka sıradaydım ama salon düzeninde en arkada olmak seyir kalitesini olumsuz etkilemiyor oyundan çıkarken Martta tekrar gelmeliyim dedim çünkü Şubat biletleri zaten tükenmişti. Ve Martta bir daha gittim. Olacakları bildiğim için daha az heyecanla ama karakterlerin tadına vara vara oyunu seyrettim. Çok farklı bir iş. Mutlaka seyredilecekler listesine almanızı tavsiye ederim. Sizlere not Sahnelerde neler olduğunu facebook'da entelektüelbaykuşlar isimli sayfamdan takip edebilirsiniz. Instagramda ebru_tarm adresindeyim. Meraklısına Video NTV'ge KREK ekibinin yer aldığı Gece Gündüz programı Meraklısına Video Ocak ayındaki seyredişimin selam videosu Meraklısına Video Mart ayındaki seyredişimin selam videosu Kendime Not İlk gidişim - Mügeyle birlikte seyrettik - Kızımla birlikte seyrettim ’Okudu mesajımı, telefon elimde bekledim, yazmaya başladı, yazdı yazdı, sildi sonra, vazgeçti... Ne yazdı? Niye sildi? Ne oldu?’’ Karakolda, sıradan bir gecede, kayıpların ardından kesişen hayatlar... Dünyada Karşılaşmış Gibi biletlerini almanın en uygun ve kolay yolu biletwise! Oynandığı günden beri büyük bir ilgi gösterilen, Dünyada Karşılaşmış Gibi biletleri biletwise’da! Sen de hemen uygun fiyatlı biletini biletwise’den al, bu oyunu kaçırma! Güvenli ve uygun fiyatlı biletin adresi biletwise, size en güzel ve popüler müzikalleri izleme fırsatı sunuyor! Hemen üye ol, istediğin fiyattan stand-up biletini sat veya stand-up bileti almak için kendine en uygun kategoriyi seç, biletini al, müziklere yerinde eşlik et! Dünyada Karşılaşmış Gibi biletini nasıl alırım? Dünyada Karşılaşmış Gibi tiyatro bileti satın almak için, biletwise’a hemen üye ol! Hesabına giriş yap. Dilediğin kategoriden Dünyada Karşılaşmış Gibi biletini seç. Ödeme sayfasına geç. Kredi veya banka kartı ile ödemeyi tamamla. İşte bu kadar kolay! Dünyada Karşılaşmış Gibi biletimi nasıl satarım? Tiyatro biletini satmak için, biletwise’a hemen üye ol! Hesabına giriş yap. Dünyada Karşılaşmış Gibi gösterisi için bilet kategorini seç. Bilgilerini doldurarak ilanını biletwise’a koy. Hem koltuğun hem de cebin boş kalmasın! Kimi zaman sert, kimi zaman naif bir karakterle karşımıza çıkıyor. O ise hayata hep pozitif taraftan bakmaya çalıştığını anlatıyor. İnsan onu görünce, sanki yıllarca tanıdığı bir mahalle arkadaşıyla karşılaşmış gibi hissediyor. Hep gülümsüyor, diğer oyuncularla yarıştan uzak... "Ben sadece kendi dünyamdayım" diyor. 'Dünyada Karşılaşmış Gibi' oyunu pandemi yüzünden ara verse de ekran yolculuğu tam gaz devam eden Fatih Artman'la başlıyoruz hikayesini konuşmaya...? Canlandırdığınız karakterler genelde açıksözlü, dobra insanlar... Size ne kadar benziyorlar?Hiçbiri bana benzemiyor bence ama hepsinde benim ruhum var.? Hem beyefendi bir havanız var hem her an sert birine dönüşebilecekmiş gibi duruyorsunuz. Biraz görmediğimiz Fatih'i anlatır mısınız bize?Bu çok zor bir soru. Kendime bile sormaktan korktuğum bir soru hatta. Kendimi bildim bileli hayatı olumlu tarafından görmeye çalışan, gülmeyi, paylaşmayı ve sohbet etmeyi seven bir insanım. Her insan gibi olumsuz yönlerim de var tabii ki.? Örnek verir misiniz?Ani duygu değişimleri en sevmediğim tarafım.? Değiştirmek istediğiniz bir özellik var mı?Çok fazla var. İşim dışında özel hayatımdaki her şeyi hep ertelerim. Hep son anda hallederim. En çok o özelliğimi değiştirmek istiyorum. Fenerbahçe babamın en büyük mirası? Sizi 10 yıl önce 'Behzat Ç.' ile tanıdık. Peki en başa sarsak... Ankaralısınız. Ankara ve Ankaralı olmak size ne ifade ediyor?Kendimi ait olduğumu hissettiğim tek yer Ankara. Kendimi bildiğim, samimiyeti öğrendiğim yer. Doğduğum, büyüdüğüm, okuduğum, çalıştığım, hatta askerliğimi bile yaptığım, bana hayatı öğreten yer. Çok ama çok özel. Tarifsiz.? Nasıl bir çocukluk yaşadınız?Her şeyden önce mutlu. Mahalle samimiyetinin olduğu bir semtte büyüdüm. Çok güzel anılarım oldu. Sonra yıllarca yaşadığım mahallem profesyonel olarak çalıştığım ilk iş ortamım oldu. Bu tesadüf rüya gibiydi benim için. İki ablası olan, en küçük kardeştim. O yüzden üstüme hep düşüldü ve bu durum hiç değişmedi. Hayatımın en değerlileri sadece ailem.? 14 yaşında babanızı kaybetmişsiniz. Bu kayıp sizi ve hayata bakışınızı nasıl etkiledi?Mutlaka hayatımı etkilemiştir. Bu konudaki en büyük şansım ailemin çok bilinçli olmasıydı. Bana ekstra bir sorumluluk hiç yüklenmedi. Hassas bir dönemden geçtiğim için tam tersi, ilgi benim üzerime oldu. Haklarını ödeyemem.? Sıkı bir Fenerbahçe taraftarısınız. Fenerbahçe ile nasıl bir bağınız var? Babanızdan size kalan bir miras olarak görüyormuşsunuz sanırım...Koyu bir Fenerbahçe taraftarıyım. Tarif edilemez, başka bir sevgi. Bambaşka bir ilişki, bambaşka bir sevda... Evet, gururla söylüyorum babamın bıraktığı en büyük mirastır bana Fenerbahçe.? Teknik lise mezunusunuz. Ailede başka oyuncu yok. Oyunculuk sizin kanınıza nasıl girdi?Ortaokulda törende okuduğum şiiri ve aldığım hazzı hatırlıyorum. Bu sevginin uzunca bir süre üzerine hiç gitmedim. Ailem de tiyatroyu severdi. Ben de çok taklit yapar, güldürürdüm onları. Ablam benden önce fark etti bunu. Birlikte konuştuk, karar verdik. Sonra da konservatuvar sınavına hazırlanmaya başladım. Kursa gidip her bulduğum oyunu izlediğim o günleri hiç unutamayacağım. Çok güzel zamanlardı. Konservatuvarı kazandım ve dünyam olmadım, diyet yaptım? Sahnede olmak iyi mi geldi?Tarifi mümkün olmayan bir his. Kendimi bu şekilde ifade edebilmenin verdiği mutluluğu başka hiçbir şeyde hissetmedim.? Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Oyunculuk bölümü mezunusunuz. Tek ve en büyük hayaliniz tiyatro yapmakken kendinizi nasıl ekranda ve 'Behzat Ç.' setinde buldunuz?Açıkçası tesadüfler sayesinde. Audition'ın deneme çekimi ne olduğunu bile tam bilmezken sadece bana verilen sahneyi en iyi şekilde canlandırmaya çalışmıştım. Sonrası çok hızlı gelişti. Setle tiyatronun aynı anda olabileceği inancı içindeydim ama maalesef anladım ki benim için bu uygun değildi. Tiyatronun hayatımda hep olacağının inancıyla dizi hayatına başladım. Öyle de oldu. En büyük isteğim de devam etmesi.? Ankara'dan İstanbul'a yerleştikten sonra zorlandınız mı?Çok zorlanmadım. Zaten İstanbul'a çok sık gelirdim. Burada bir çevrem de vardı. Sadece bir süre ev bulamadım. Küçük, tatlı zorluklar oldu en fazla. Ev bulduktan sonra da evden çıkmaz oldum. Hep sade bir hayatım oldu.? Sonra da hepimizi şaşırtan kilo verme süreciniz başladı. Ameliyat mı geçirdiniz?Hayır, ameliyat olmadım. Diyet yaptım bir süre. Konservatuvara girdikten sonra epey bir kilo almıştım, sonra aldığım kiloları geri çok zorlu bir yol? Birçok projede rol aldınız. Bazılarında başrolde olmasanız bile canlandırdığınız karakterler hep çok konuşulup öne çıktı. Sizin için başrol olmak ne kadar önemli?Senaryo her şeyden önemli. İyi bir senaryo olduktan sonra başrol ya da yan rol olması önemli değil. Benim için sadece rolümün işlevsel olması önemli. Proje kadar karakterin farklı olması da beni cezbeder.? Karakter oyunculuğunun farkı nedir?Ben böyle bir ayrımın olduğuna inanmıyorum. Daha doğrusu benim için yok. Oynayacağın karakterin katmanlarını bilmek ve o anın içinde olmak...? Oyunculuk yapmak sizdeki hangi boşluğu dolduruyor?Bir boşluktan ziyade hayatımın büyük bir bölümünü dolduruyor. Kendimi bu şekilde ifade edebildiğim her an benim için çok özel.? Yaptığınız mesleğin en zor yanı ne?Hiçbir meslekte böylesine büyük bir stres yoktur. Oyuncu olarak her performansınızda bir iddianızın olması çok zorlayıcı. Zaman ve mekan fark etmeden her gün bu iddia hali keyifli ama bir o kadar da stresli.? Oyunculuk gençlerin rüyasını süsleyen bir meslek. Bu işe başlayacak olanlara ne öğütlersiniz?Amaçları popüler veya ünlü olmaksa tavsiye etmiyorum. Bu çok zorlu bir yol. Ancak gerçekten oyunculuğa merakı olan herkes bu hissin peşinden gitmeli. Bu dünyayı sonuna kadar araştırıp de mutluluktan da...? Hangi noktada 'Menajerimi ara' dersiniz?Her projenin başında kesinlikle söylerim. Onun dışında işimle alakalı çözemeyeceğimi hissettiğim her an aklımdaki ilk isim o olur.? Bir menajeri canlandırıyorsunuz. Menajerlerin dünyasına dair sizi en şaşırtan ne oldu?Her ne kadar renkli görünse de menajerliğin çok stresli bir iş olduğunu düşünüyorum. Yapılan işin odak noktası insan olduğu için işler hem kolay hem de daha zor. Bu durumu yönetmenin zorluğu çok şaşırtıcı.? Dizide gördüğümüz menajerler ve oyuncular arasında büyük rekabet var. Siz o zorlu ve rekabet dolu arenadan nasıl etkileniyorsunuz? Siz de dizideki oyuncular gibi büyük bir yarış içinde misiniz?Hayır. Ben sadece kendi dünyamdayım. Diğer oyuncularla yarıştan çok birlik içinde olmaktan mutluyum. Benim çevremde böyle bir durum olması imkansız hatta komik.? Diğer bir projeniz 'Bir Başkadır' sizce ne kadar Türkiye aynası bir işti?Ülkemizin birçok farklı kültürlerini anlatan bir dizi olduğunu düşünüyorum. Yaşadığımız topraklarda bu ruhun benzeri birden çok fazla hikaye ve kültür olduğunu biliyorum. Bunların da işleneceği nice projeler olmasını çok isterim.? "Ağlanacak bir şey olsa ben de ağlardım" diyerek ağlamaya başladığınız bir sahne var. Siz en son neye ağladınız?Birçok şeye ağlamış olabilirim, hatırlamıyorum açıkçası. Üzüldüğüm için de ağlarım, mutlu bir olaya da ağlamış olabilirim. Sosyal medyada izlediğim videolardan birinde Artman, 'Behzat Ç.'deki Harun karakteriyle tanındı, 'Bir Başkadır'daki Yasin rolüyle de üstte çok oynamam dediğim bir rol yok? Komedi ya da dram, gerçekten hiç ayırt edemez oldum. Ayırmak da istemiyorum. İçinde olup haz alabildiğim sürece ikisini ayıramam. Hatta bunu sürdürmeyi çok isterim.? Asla oynamam dediğim bir rol yok. Beni heyecanlandıran, farklı olduğunu düşündüğüm her karakterle, her projede yer alabilirim.? Ekranda olmayı sevdim. Çok sevilen bir karakterle başlamam da benim için çok büyük bir şans oldu. Daha çok teşvik etti beni. Sorumluluğu çok fazla ama buna değer. Haz büyük derdim ayrımcılık? Genelde toplumsal konulara parmak basan işlerde rol aldınız. Peki siz ne kadar toplumsal konulara kafa yoran birisiniz?Kendisinin, çevresindekilerin ve yaşadığı toplumun bilincinde olan her insan kadar ben de kafa yorarım. İnceler, okur ve izlerim. Savunulması gereken her yerde hakkımı savundum ve savunurum.? En çok nelerle sorununuz, dertleriniz vardır?Ayrımcılık. Bu sorunun hiçbir zaman değişmeyeceğini bilmek canımı çok daha fazla zaman yakışıklı olduğumu düşünmedim? 'Behzat Ç.' sonrası yaptığınız işlerin çoğu büyük ilgi gördü. Şöhret, ün gibi kavramlar size ne ifade ediyor?Tabii birçok insan gibi benim için de büyüleyici ve renkli bir dünyaydı. Fakat bu kavramlar yıllar içinde çok değişti benim için.? Nasıl?Hepimiz insanız. Bu kadar basit bir noktadan bakıyorum bu duruma ve mutluyum.? Size hem kadınlar hem erkekler bayılıyor. İzleyici neden sizi bu kadar çok seviyor?Tam olarak tahmin edemiyorum. Samimi ve sıcak bir enerji buluyor olabilirler.? Bazılarına göre çok sempatik, bazılarına göre çok yakışıklısınız. Siz kendinizi yakışıklı bulur musunuz? Takılır mısınız fiziki konulara?Hiç takılmam. Hiçbir zaman da yakışıklı olduğumu düşünmedim.? boyundasınız. Kamera önünde zor oluyor mu?Memnunum boyumdan.? Sette karşınızdaki herkes takoz üstünde mi oynuyor?Tabii, birçok kez takoz kullandık. Her seferinde gülüyoruz, eğleniyoruz bu durumla. Deneyiminizi arttırmak için sitemizde çerezleri kullanıyoruz. Devam ederek Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmektesiniz. Detaylı bilgi için KREK Volkswagen Aren...Trajedi & Dram SİZ DE ALKIŞLAYIN 938 kullanıcı alkışı ile 10 üzerinden alkış Oyun Özeti’Okudu mesajımı, telefon elimde bekledim, yazmaya başladı, yazdı yazdı, sildi sonra, vazgeçti... Ne yazdı? Niye sildi? Ne oldu?’’ Karakolda, sıradan bir gecede, kayıpların ardından kesişen hayatlar... Seanslar Seans bilgisi henüz açıklanmadı. Şampiyonlar Ligi gibi kadrosu, özgün metni ve kalıpları yıkan sahne tasarımıyla Krek’in dönüşü muhteşem oldu. Dün akşam “Dünyada Karşılaşmış Gibi”yi izleyebildik. “İzleyebildik” diyorum çünkü bilet bulmak oldukça zor. Geçtiğimiz Ekim ayında duyurulduktan sonra hep kapalı gişe oynadı ve belli ki böyle devam edecek. Buyurun tanıtım filmi Aslında bu film de izleyeceğimiz oyunun sinema tadında olacağının sinyalini veriyormuş. Zira Krek’in önceki oyunlarından aşina olunan cam kutu, “Dünyada Karşılaşmış Gibi”de de karşımızda. Oyun bir camın ardında oynanıyor, seyirci kulaklıkla izliyor ve kurulan muazzam ses sistemi sayesinde kutu içerisindeki her ses çok net duyuluyor. Kulaklıklarımızı test ederken Ferdi Tayfur şarkısıyla oyuna da hazırlanıyoruz. İşte o şarkı “Sanma ki yaşıyorum, sanma ki ben çok mutluyum…” Bu hikaye, bir gece karakolda tesadüfen bir araya gelmiş yedi kişinin hikayesi. Bu yedi kişinin ortak paydası ise kayıplarından ve gidenlerinden sonra “kendi kendilerini arıyor” olmaları. Yedi kişinin dördü polis, biri çok konuşan “doğrucu” bir düzenbaz, ikisi ise yolları yıllar önce ayrılan bir çift. Karakterler hem çok gerçek hem de bu dünyadan değilmiş gibi veya tam bu dünyaya geçecekmiş de arafta kalmışlar gibi ve sanki arafta kalan bu karakterler, dünyada bir karakolda karşılaşmış gibi. Buradan gelelim oyunculara… Hep söylerim, şimdi de yazıyorum, Öner Erkan, jenerasyonunun en iyi oyuncusudur. Geveze ama doğrucu düzenbaz olarak oyundaki favorimdi. Sesi, hareketleri, konuşması, temposu muhteşemdi. Kalbimin bütün Afifelerini kendisine takdim ediyorum. Okan Yalabık, “Masum”dan aşina olduğumuz, benim tabirimle ezik, takıntılı ve çaresiz aşık rolünde. İyi mi? Kesinlikle evet ama ya bu rol üzerine yapışırsa? Neyse, kendi bilir. Yalnız bir gün bir seri katil filmi falan çekilirse kendisini başrolde görmeyi çok isterim Duyun sesimi yapımcılar, senaristler, yönetmenler!. Polislerden birini canlandıran Alican Yücesoy ise oyunun bir diğer yıldızı. Karadeniz ağzıyla konuşması şaşırtıcı ve başarılı. Sonuçta ne demişler, kötü bir ağız adamı rezil eder ancak iyisi de vezir eder. Kendisi vezir olanlardan. Karakoldaki bir diğer polis ise Serkan Keskin. Bu dünyadan değilmiş gibi bir tavırla oyunun en ilginç karakterlerinden biri. Daha önce böyle bir rolde izlememiştim, pek beğendim. Fatih Artman, adı gibi işine, evine, eşine sadık polis memuru rolüyle karşımızda. Karakterlerin uçlarda olduğu böyle bir oyunda gerçeğe ve normale en yakın karakter. Tansiyonun arttığı noktalarda ise bir denge sembolü. İzlemesi her zaman keyifli olan Settar Tanrıöğen de Hulusi Kentmen’den hallice tonton tavırlarıyla babacan komiser rolünde. Ve Defne Kayalar… Çalınan çantasının peşinden karakola gelerek olayların hem içinde hem dışında kalan sahne üstündeki tek kadın karakteri. Finaldeki konumuyla ise belki de en arafta karakteri. Neyi, ne kadar değiştirecek veya değiştirebilecek mi kısmı ağır ipucu içerdiğinden burada kesiyorum ama sesleriyle oyuna katılan Binnur Kaya ve Öykü Karayel’i de buradan selamlıyorum. Yıldız kadrodan bahsetmişken Berkun Oya’dan özellikle bahsetmemek çok ayıp olur. Dünyanın belki de en sıradan konularından birini etkileyici diyaloglarla ve muhteşem sahneleme tekniğiyle temposu yüksek, akıcı bir oyuna dönüştürmüş. Bir de daha önce denememiş bir sahne tasarımına imza atmış. Oyunun cam bir kutu içerisinde oynandığından bahsetmiştim. Kutunun iki tarafında oyunun iki farklı parçası oynanıyor. Bu iki taraf, bir kapıyla ayrılıyor. Arada bir açılan bu kapıdan giriş çıkış yapan oyuncular, her iki perdede de kutunun iki yüzünde oynamış oluyorlar. İlk perdede birinci blokta olan seyirci ise, oyun arasında ikinci bloğa geçerek diğer perdeyi izliyor. Yani oyuncular aynı oyunu iki kere oynarken, seyirci diğer tarafa geçtiğinde hikayenin bütününü öğrenebiliyor. Burada zamanlamanın altını özellikle çizmek istiyorum. Sonunda bir bütünü oluşturacak olan oyunun iki parçasında yer alan oyuncuların senkronizasyonu tutturmak için sürekli oyunun içinde kalmaları, başka bir deyişle otomatiğe almadan oynamaları gerekiyor. Bu aksiyonu kaçırmamak için seyirci de diri kalıyor çünkü pürdikkat ilk perdeyi izlerken, kutunun diğer tarafında neler olup bittiğini merak ediyorsunuz. Arada bir açılan kapıdan sahneye giren karakter de diğer taraf için heyecanı artırıyor. Diğer tarafa geçtiğinizde parçalar birleşmeye başlıyor ama bu sefer de ilk perdedeki akışı zihninizde canlı tutmaya çalışıyorsunuz. Burada utanarak bir itirafta bulunacağım Oyun boyunca “acaba tekleyecekler mi”, “senkronizasyonu tutturabilecekler mi” diye biraz sinsi bir hisle açık aradım ama tabii ki sonunda utanan ben oldum. Oyunun sonunda “eee yani şimdi ne olacak?” gibi bir duyguya kapıldım. Bir de bu Araf konusuna biraz taktım. DİKKAT SPOILER! O cam kutu arafsa, o karakterler arafta kalmış ama dünyada karşılaşmış gibilerse, bu olayın oradan çıkması, dünyaya gelmesi gerekiyor bence. Bu nedenle cam kutuda başlayan bu hikayeyi, ben tanıtım filmini yeniden izleyerek tamamladım. Siz de oyundan çıktıktan sonra bu yarım kalmışlık hissine kapılırsanız o filmi bir kere daha izleyin. “Dünyada Karşılaşmış Gibi” sadece bu sezonun değil, muhtemelen son birkaç yılın en dikkat çeken oyunlarından biri. Dekorun zorluğundan dolayı şimdilik turne düşünceleri yokmuş ama sezon boyunca Volkswagen Arena’da sahnelenecekmiş. Dolu dolu iki saat geçirmek, biraz sinema tadında farklı bir tiyatro deneyimi yaşamak için oyun tarihlerini yakından takip etmenizi şiddetle tavsiye ederim. Bir not Oyun bitince Müslümcü de olsanız birkaç kere üst üste Ferdi Tayfur dinleyeceksiniz. Bir soru Berkun Oya jenerasyonun Ferdi Tayfur’a olan bu aşırı ilgisinin sebebi nedir? Yazan, yöneten Berkun Oya Yapımcı Nisan Ceren Göknel Oyuncular alfabetik sırayla Alican Yücesoy Defne Kayalar Fatih Artman Okan Yalabık Öner Erkan Serkan Keskin Settar Tanrıöğen Sahne ve Kostüm Tasarımı Berkun Oya Işık Cem Yılmazer Dekor Uygulama Muhtar Pattabanoğlu Prodüksiyon Sorumlusu Evrim Zeybek Proje Asistanı İrem Avcı Teknik Sorumlu Emrah Altıntoprak Ses Tasarım ve Uygulama Hakan Atmaca

başka bir dünyada karşılaşmış gibi